Şu Sıralar

Şu sıralar işsizliğin dibine vurduğumdan üç dizi birden takip ediyorum. (Not bu yazı beş milyon iki yüz elli bin dokuz yüz elli sekiz gün önce yazıldı ^^) Yok, ondan değil aslında öyle bomboş bir dönemde değilim. Stresimi dizilerle atıyorum yalnızca. Ancak bir diziyle yürümeye başladığım bu yolda gün geçtikçe dizi sayımın artıyor olması beni daha da geriyor. Şükürler olsun ki Heirs ve Marry Him if You Dare finalini yaptı. ^^ Aslında Secret ve Emperess Ki’yi de izlemeyi planlıyordum ama üç dizi bünyeme fazla geldi. Bir süre İngiltere’ye yüzümü çevireceğim (Birkaç ay dizilere ara verdikten sonra) Hiç değilse bir iki tane mini dizi izlemeli kulaklarımı Koreceden temizlemeliyim. Rüyalarımı Korece görmeye başladım. (Yalan) Eh artık geçiyorum dizilere.

THE HEIRS / IN THEIR HERRITORS

İçerik

Hatırlayacak olursanız bu dizinin 5. Bölümü hakkında yazmıştım. Eğer okumadıysanız ve okumak isterseniz sizi şöylece ilgili sayfaya yönlendirelim: 5.Bölüm Yazısı

İzlerken keyif aldım ancak öyle büyük beklentilerle izlenecek bir dizi değildi. İzlediğime pişman değilim sayın hakim. ^^

Kim Tan: Sevgi dolu ezik Kim Tanıma da kırk bir bin kere Maşallah. Boylu poslu yakuşuklu. Biraz ergen irisi kaçmış dizide. Doğruyu mu söyleyeyim Lee Min Ho ile bir problemim olmamasına karşın Kim Tan’ı sevmedim. Sevemediiim. Dırın dırııın (Burada acıklı müzik giriyoruz bu şekilde üzüntümü size daha iyi iletebiliyorum.)

Kim Tan evladım 17. bölümde bir şeylerı kırıp dökmüştü sinirinden. Tabi sen toplamayacaksın etrafı senin için hava hoş. Lakin sinirlenince bir şey kırabiliyor muyum ben?  Kırsam ne olacak ki temizleyecek olan benim. Bu daha da sinirimi bozacak. Gelin biz sinirimizi içimizde yaşayalım. Böyle yaygara kopartmak, kırıp dökmek zengin hobisi. ^^

Cha Eun Sang: Park Shin Hye’ye bu diziyle ısınacağımı düşünsem de Eun Sang karakteri tam anlamıyla PSH’den soğuma sebebim oldu. Ne bileyim orada PSH’ı oynatmak yerine bir yastık filan koysalardı daha etkileyici olurdu. Ben bu kızı sevmiyorum. Aslına bakarsanız sinirime dokunuyor. Oyunculuğunun çok harika olduğunu zannediyor ama değil. İşim yokmuş gibi PSH’ın bazı reklam filmlerini de izledim belki ısınırım diye ama yok ısınamadım. Hatta kamera arkasını da izleyince iyice soğudum. Buna rağmen bir sebeple dizilerini izliyorum. :/

Ahh bir de “Fakir kızı prenses yapalım” sahnesini de eksik etmemişsiniz diziden, size bir alkış yavrum.

Choi Young Do: Ah caaaanım Mr. Spock görünümlü Young Docuğum bu dizide Chan Young’tan sonra en sevdiğim insan sensin. (Buradaki Mr. Spock benzetmesinden ötürü sizi Egosantrikrapsody’nin 7. Bölüm yazısına yönlendiriyoruz) Lakin sen de bir ergen irisisin Young Do. ^^

Lee Bo Na: Hem sevimli hem iticisin. Yine de seviyorum kız seni. ^^

Yoo Rachel/Yoo Ra Hel: İsminin tam olarak ne olduğunu anlayamasam ve arada şu kızın kafasına bir saksı filan düşse de ölse demişliğim var. ^^

Yoon Chan Young: Dizide saçma sapan değişkenlik göstermeyen tek insansın. Hep aynı çizgideydin. Bo Na ile çok sevimli bir ergen ilişkiniz vardı. Yirim sizi. ^^ Kang Min Hyuk takipçinim evladım. ^^

Lee Hyo Shin:  Lee Hyo Shin söylemesi ne hoş bir ismin var öyle. La la la la 🙂

Kim Won: Sinirime dokunan, gözüme batan bir şey göremedim oyunculunda. 🙂

Han Ki Ae: Eminim ki çoğu kişi bu teyzenin bir adının olmasını yadırgıyordur. Kim Tan’ın biyolojik annesi, metres teyze vs. gibi isimlerle aklımızda kaldı. (Tamam burada bahsettiğim kişi belki de sadece benim. ^^) Ki Ae’yi sevdim. Arada üzüldüm, yanaklarını sıkmak istedim. Bana kalırsa oyunculuğu iyiydi.

MARRY HIM IF YOU DARE/ MI RAE’S CHOICE

mirae_52

Dizinin ilk ismi (MI RAE’S CHOICE) benim için etkileyici, merak uyandırıcıydı. Dizinin ismini değiştirdiklerinde hayal kırıklığına uğrayacağımı anlamalıydım. :’) Tamam, tamam abarttığım kadar değil. Fazla kötülemeyeyim. Saçma sapan eksik kalan yanları olsa da bu diziyi izlerken keyif aldım. Heirs’tan bunaldığım zamanlarda ilaç gibi geldi bünyeme. ^^ Dizinin başında kadının gelecekten gelmesi kendi geçliğinin hayatına müdahale etmesi güzeldi. Ama sonra ne oldu? Paralel evrenin suyunu çıkarttılar, maşallah ne diyeyim. Zaman yolculuğu yapıyordunuz siz. Paralel evrenler arası tatile mi çıktınız? Olmamış cınım bu. Hani 14. Bölümün finalinde ajan kılıklı rehberimsi Yaşlı Na Mi Rae’ye “Buraya geldiğin an, başka bir gelecek yaratıldı. Nafile bir çabaydı yaptığın yani.” demişti ya burada kalmalıydı olay. Hatta 15. Bölümün 39. Dakikasında Kim Shin “Yaşadığımız bu dünyada bu şekilde ayrılmamız gerekiyordu.” deyip ardına bakmadan yürüdüğünde dizi final yapmalıydı. İşte o vakit vay, aferin ilk defa sonunda berbat etmediniz derdim.

Yetmedi gızımız bir de anahtar verdi geleceğe gidince kutuyu açarsın diye. E yavrum artık paralel evrenin insanları değil misiniz siz? Kadın paralel evrenler arası yolculuk mu yapsın?

Tabi her zamanki gibi bir G. Kore dizisi klasiği olan 2/3/5 yıl sonra bölümü de yapmayı unutmadılar canlarım benim. Buradan yapımcılara, senaristlere sesleniyorum yapmayın artık bunu. :’) Neyse bu diziyle eğlendim, hoşça vakit geçirdim. Daha ne olsun? ^^

Na Mi Rae (Günümüzde Yaşayan) :

Bir türlü ısınamadım. Hakkında söyleyecek bir sözüm yok. ^^

Na Mi Rae (Gelecekten Gelen):

Bu teyzeyi başlarda sevmiş olsam da bir anda soğuyuverdim. Günümüzde yaşayan Na Mi Rae mi yoksa gelecekten gelen Na Mi Rae mi derseniz gelecekten gelen derim. Kesinlikle onun gelecekten gelmesiyle ilgisi yok. ^^

Bir de şu aklmıda kaldı teyzem günlerdir hastanede yatıyor saçlarda boya kalmamış göz kenarları kırışık kırışık ama tırnaklar manikürlü ojeli. Hiç bozulma yok, eller pamuk gibi maşallah ^^

Sanki kutuplarda yaşıyor kadın. Zaman yolculuğu ya da paralel evrenler arası yolculuk yaparken hava buz gibi oluyor herhalde. ^^

111

Kim Shin:

Dizinin ilk bölümlerinde saniyede doksan iki adet (92 adet/saniye ^^) hızla küfredebilen bu adam birkaç bölüm sonrasında bu alışkanlığını kaybetti. Sayın senarist Kim Shin’in değiştiğini bu şekilde görtermeye çalışmışsan ya da bunu gözden kaçırmışsan da fark etmez. Sonuç aynı yani olmamış. ^^

Kasıntı, kuralcı tavrına rağmen Kim Shin dizideki favori karakterlerimden oldu. Buradan Lee Dong Gun’a selam ediyorum. ^^

Park Se Joo:

Jung Yong Hwacığım sen hep takım elbise giy e mi? Kaçtır söylüyorum da dinlemiyorsun beni. ^^ Bu diziye sen ve Yoon Eun Hye var diye başlamıştım lakin Eun Hye beni hayal kırıklığına uğrattı. Sen uğratmadın desem yalan olur. Başlarda senden umutluydum evlat. Sonra ne oldu anlamadım ama can sıkıcı oldun. ( İstemem yan cebime koy sendromu )

Seo Yoo Kyung:

Gel yamacıma yamacıma kuzum. Seo yoo kyung’un sokağın ortasında “Ayna ayna söyle bana benden daha güzel var mı?” sahnesini (bkz. On ikinci bölüm) yaşatması bile kendisine sinir olmama neden olmadı. Gördüğüm ilk andan itibaren kanım kaynadı, yola böyle devam. ^^ Dizinin közü kızı ve varoşların gülü olsan da gönlümün kraliçesisin cınıım. ^^

Na Joo Hyun: Başlarda kardeşine sürekli git buradan muhabbeti yapsan da sevdim seni. ^^

Lee Jae Soo: Yalvarıyorum biri şu adamı bi sağlam dövsün. Bu ne biçim iticiliktir yareppim. Düşündükçe bile tüylerim diken diken oluyor. ^^ Hele bir bölümde saçının önlerini garip şekilde maşalamışlar mı ne yapmışlarsa o hali gözümün önünden gitmiyor. Iyyyy. Kaçıncı bölümdü hatırlamıyorum. İtiraf edeyim tek tek tüm bölümleri inceleyecek gücü bulamıyorum şimdi. ^^

Lee Mi Ran: Zengin başkan teyze imajını sanki tam oturtamamış, bir şeyler eksik gibi geldi bana. 😀 (Kendimi takdim edeyim; G. Kore dizilerindeki zengin başkan teyze uzmanı Birnam)

BEL AMI/PRETTY BOY/BEAUTIFUL MAN:

Bel_Ami_(Pretty_Boy)-cp

Jang Geun Suk çoğu zaman sinirime dokunsan da hangi dizide filmde yer aldıysan izliyorum. Kendini izletmeyi başarıyorsun beybi. Ama son zamanlarda mimiklerini azaltmışsın da hep aynı ifadeyi suratında taşıyormuşsun gibi hissediyorum. Her ne olursa olsun bu diziden çok umutluyum. Umarım bu sezon izlediğim bazı diziler (Mi Rae’s Choice) gibi hayal kırıklığına uğratmazlar.

Dokgo Ma Tae: hakkında söylenecek pek şey yok. ^^ Ancak 4. Bölümdeki saç stili değişimini sevmedim. Omo omo görünce korktum. JGS beybeyim sana ne yapmışlar öyle. Besleme gibi olmuşsun. ^^

Bu iğrenç saçlarını gülümseyerek kamufle etmeye çalışman naife bir çaba canım. Bu iğrenç saçlarını gülümseyerek kamufle etmeye çalışman nafile bir çaba canım. 🙂

Kim Bo-Tong: Oppa oppa diye ortada dolanmasan keşke. :’)

David Choi: Sevimlilik abidesi seni!

Hong Yoo-Ra: Bu ablamız “Hayatında başarız olduğunda, her zaman depodaki o çorapları düşüneceksin.” demişti Me Tae’ye. Çok acımasız oldu ama ne diyelim ablamızı bu hale getirenler utansın. ^^

Taoist Fairy Il-Rek (Elektrik Perisi):

Adsız

O mesafeden tabi aklını okuyamaz. O mesafede kadının düşünebileceği iki şey var biri sana kafa atmak diğeri de öpmek. Tabi kadın sana kafa atacak değil ya Ma Tae, o sana diyecek ki “Gel yamacıma, yamacıma.” ^^

Bir de elektrik perisi franchising veriyor mu acaba? Mühendislik yapmayı şu sıralar pek istemediğim açık. Eh bu elektrik bilgilerimi böyle kâhinlik işlerinde kullansam iyi olur. Elektrik perisi sen de kazanırsın. win-win durumu, ne dersin? 😉

Goodbye Mom/ Aeja:

aeja

Biraz üzücü bir filmdi. Filmin ortasında gidip anneme sarılasım geldi. :’) Sanıyorum ki biraz da sulu gözlülüğüm üstümdeydi de filmin ikinci yarısının tamamında ağladım. ^^

Not: Bel Ami’ye biraz ara verdim, bölüm biriktiriyorum.

Not 2: Doctor Who’nun yeni bölümü nihihihhi. Heyecanlıyım. Ama onu da bir süre izlemeyeceğim sanırım. 🙂

Not3: My Mad Fat Diary’nin yeni bölümü ocakta gelecek değil mi? Onu da bekliyorum. ^^

Not4: Bir de Sherlock’u bekliyorum. Hayatım dizi beklemekle geçiyor. :/ Eminim şimdi aklıma gelmeyen, gelişini beklediğim başka diziler vardır. ^^

Not5: Herhalde bir sonraki yazımı yayınlamam ocak sonunu bulur. O zamana dek kendinize iyi bakın. 🙂

Not6: Şimdiden yeni yılımızı tebrik eder küçüklerimin gözlerinden büyüklerimin ellerinden öperim.

Not7: Evet, saçmalamaya başladım ve evet notlar magma tabakasına doğru gidiyor. 😀